25 Haziran 2009 Perşembe

Yanlış Seçimler Ve Köhne sistem!

Joseph Proudhon derki "toplum doğası ve tanımı gereği otonomdur" ve yönetime ihtiyacı yoktur".Bu anektodtan bir çıkarsama yaparsak insanın bir yöneticiye ihtiyaç duyması yani kendini yöneticek bir kuruma veya otoriteye sığınması insanın doğasına aykırı bir durumdur.Görüldüğü üzere Dünyadaki ve Türkiyedeki insanların ezici bir çoğunluğunun kendisini yönetebilecek bir sistemin veya bir yönetim biçiminin var olduğunundan bahsediyor.Bense Dünya'nın şuanki haliyle ne dürüst bir yönetimin nede düzgün bir sistemin var olmasının olanaksız hatta imkansız olduğunu düşünüyorum.Dünyayı bir kenara bırakıp Dünya'nın en güzel coğrafyalarından birine sahip olan güzel ülkemde neden bir sistemin var olamayacagını ve ağırlıklı olarak şuanki mevcut hükümet hakkındaki fikirlerimi ve seçimlerdeki yaptıkları kandırmacalarının harmanlanmış bir halini sunacağım.

Bunlardan ilki siyasetçilerin geçmişlerinin karanlık daha açık söylemek gerekirse pislik içinde olmasıdır.Başta R.Tayyip ERDOĞAN olmak üzere bir çok bakan, milletvekili ve belediyebaşkanlarının geçmişlerine baktığımızda gördüğümüz rezalet derecesindeki suçlar midemizi çoktan bulandırdı.Bunlar nelerdir diye yaptıgım ufak bir araştırmadan sonra vardığım sonuçlar şunlardır; Adam öldürme ve öldürtme, mafya kurma, uyuşturucu ticareti, teröriste yardım ve yataklık, ihalelere fesat karıştırmak, cinsel istirmarcılık, çok eşlilik, kaçakçılık ve buna benzer birçok suç dahil olmak üzere iğrenç şeylerdi.Dokunulmazlıkları sayesinde istedikleri her pisliği yapmaya devam eden bu insanları biz seçip bizi yönetmelerini istiyoruz!Bu olaylar bir çark içinde devam etmekte, kişiler, yerler, zamanlar değişmekte sadece.Bu düzen sırf bu çarktan dolayı bile devam etmemeli.

Türkiye Cumhuriyetinin sosyal devlet anlayışının en çok zarar gördüğü belkide en çok kandırmacalara mağruz kaldığı bir dönemdeyiz.Çünkü her seçimde halkının varoğluduğunu hatırlayan ve çeşitli numaralarla onu kendine bağlayan bir hükümetle karşı karşıyayız.Bu kandırmacalar nelerdi; her seçimlerden önce yapılan saçma beton dökümü başta olmak üzere, kendine politikasına yakın çeşitli insanlara rant sağlayarak kırsal gelişmemiş bölgelere yardımlar yapıldı;Su olmayan köye çamaşır ve bulaşık makinası, elektriği olmayan köye televizyon, buzdolabı, hesabı belli olmayan miktarda kömürler, cahil seçmenin cebine 50 lik 100 lük hatta 200 lük banknotlar ve daha suan aklıma gelmeyen onlarca saçma sapan yardım daha.Artık sosyal devlet anlayışınında çöktüğünü görüyoruz.

Devlet dürüst ve halktan yanadır diyerek gözümüzü kapatıp ağzımıza sus payı olarak verilen bal gibi kandırılıyoruz.Şuan vereceğim bir kaç örnekle devletin nereye kadar dürüst nereye kadar halktan yana olmadıgından bahsedeceğim.Seçim öncesi yapılan gece kondulara seçim bittikten sonra neler yapıldığını hepimiz biliyoruz, seçimden epey bir önce arttırılan vergiler seçime yakın düşürüldü peki sonra? büyük bir hızla vergilerde artış yapıldı, yapımı seneleri bulan hatta çürümüş yapıların (kavşak,yol gibi) seçim dönemine denk getirelerek icraat diye gösterilmesi ve sonra bu yapıların mahvolması, trafigi çözüceklerini iddia ederek yaptıkları metrobüsün açılışı seçimden sonra belli olan vahim tablo, seçim öncesi şehir güzelleştirilmesi adı altında dikilen pahalı palmiyeler, güller, karanfillerın kısa zaman içinde kuruması.Evet sanırım kandırıldık diyoruzdur umarım çünkü.Seçimden öncede kişisel showları devam etti ; Davos ta van münit diyip güya avrupaya diklendiler, filistin için üzüldüğünü sürekli ortaya koyup gizli kapılar ardında büyük ortadoğu projesinin eş başkanlığını yürüttüler,Deniz fenerinin üstünü hemen örtüp ergenekona yüklendiler.Bu yaptıklarının arkasında bir çuval oy ve pislikten başka birşey yoktu!Şimdi ise azda olsa görebilsekte bu hükümet ve sistem bu pisliğe saplanıp kalmıştır.Şimdi devlet ne?

İnsanlar devletlerden korkmamalı,Devletler insanlardan korkmalı günümüz Dünyasında ve Türkiyesinde sanırım bunun tam tersi işlemekte!Yakın geçmişimizden günümüze kadar baktığımda şunları görüyorum; Çiftçi mahsülünü döktü anasını aldı gitti, askerimiz şehit oldu kelle oldu gitti, Atatürk ve Atatürkçülük dedi hapse düştü, kızlarımız bizim kardelenlerimizdir dedi ateist oldu gitti, yasayı savundu vuruldu öldürüldü gitti, kardeşlik dedi vuruldu gitti, tam bağımsız Türkiye dedi asıldı gitti, tecavüz raporu çıkardı hedef ilan edildi istifa etti gitti, kanser öldü genç yaşta öldü çaylar içilip gitti, yeni doğdu emekli olamadan öldü.Bu olaylar hepsinde tamamen devletin var olmadıgını, hükümetin gereksiz bir kurum olduğunu bize kanıtladı.

Her malın bir alıcısı vardır derler, sanırım güzel ülkemde her alınanın bir mal seçmeni var! Seçimlerde oy kullanmayalım! Ülkesini seven her vatandaş bu pislik insanlara bu iğrenç yöneticilere dur demeli! Bu insanları seçtiğimizden esas olarak suçlular biziz! Seçim başlarında dolaşan koy verme oy ver sloganını değiştirelim bunu oy verme koy ver yapalım çünkü seçtiğimiz her politikacı ülkemizi bir kaç daha pisliğe saplıyor.

Ve son olarak bu dediklerimin özeti olarak Joseph Proudhon'un bir yazısının özetiyle bitiriyorum.

+ "Yönetilmek; Hakkı olmayan yaratıklar tarafından izlenmek, gözetlenmek, yasalara uydurulmak, düzene sokulmak, komuta edilmek, yorumlandırılmak ve değerlendirilmektir.

Her işlemde vergilendirilmek, fiyatlandırılmak, ihtar edilmek, men edilmek, doğru yola sokulmak ve düzeltilmektir."

+ "Hükümet; Haraca bağlamak, terbiye etmek, sömürülmek, tekelleştirilmek, gasp edilmek, baskı altına almak, soyulmak anlamına gelir.Bütün bunlar kamu yararı için yapılır.

Daha sonra ilk direnişte veya şikayette; Kişi baskı altına alınır, baskı altına alınır, horgörülür, para cezasına çarptırılır, tedirgin edilir, takip edilir, hapse atılır, idam edilir, kurşuna dizilir, dövülür, yagılanır, hüküm giydirilir, sürgüne gönderilir, kurban edilir, satılır, ihanete uğratırılır, alay edilir, küçük düşürülür ve onuru kırılır...Hükümet işte budur! onun adaletide, ahlakıda budur!!!"

Öfke dolu günler...